Antibakteriyel sabun konusunda tüketiciyi yanlış yönlendirebilecek çok fazla içerikle karşılaşıyoruz. Özellikle covid-19 gibi ciddi bir süreçten geçtiğimiz bu günlerde, antibakteriyel sabun kullanımı tekrar popüler olmaya başladı. Boco olarak bloğumuzda bu konu hakkında konuşmak, kafanızdaki sorulara cevap olabilmek adına yazımızı kaleme almak istiyoruz.
Bu noktada doğru bilgiyi, bilimsel gerçekler ve tecrübelerimizle birleştirerek sizlerle paylaşacağız. Umuyorum yazımızı okuyan siz değerli okurlarımız için, aydınlanabildikleri ve doğru bilgiyi aldıkları bir okuma gerçekleşir, çünkü asıl hedefimiz sizlere cilt dostu kozmetik ürünleri konusunda doğru bilgiyi aktarabilmek.
Bu platformda bildiklerimizi sizlerle birlikte büyütmek ve geliştirebileceğimiz bir platform olmasını amaç ediniyoruz.
Öncelikle Cildimizden biraz bahsedelim, çünkü cildimizi ne kadar iyi tanırsak bize verilen bilgileri o denli doğru yada yanlış süzgecinden geçirebiliriz.
Cilt Mikrobiyatası Nedir ve Mekanizması Nasıl Çalışır?
Cilt mikrobiyatası, en temel de vücut üzerinde yaşayan bakteri, mantar ve tek hücreli canlıları kapsıyor. Bilinenin aksine bu mikroorganizmaların tamamı vücut sağlığımızı tehdit etmiyor, aksine cildimiz üzerinde yaşayan mikroorganizmaların %80 i, cilt için faydalıdır. Kanlan %20 lik kısımda zararlı olarak tanımlanıyor.
İnsan vücudun da hücre sayısından çok daha fazla mikroorganizma yaşıyor, hücrelerimizin sayısından fazla olan bu canlılarla uyum için yaşıyoruz. Kendi aralarında da cilt sağlığına faydalı ve zararlı bu mikroorganizma topluluğu, dışardan bir müdahale olmadığı sürece bir denge halinde varlığına devam ediyor.
Cilt mikrobiyatası çok çeşitli mikroorganizmaları içerir, bu içerik cilt bölgesine ve kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir. Bu mikro topluluktaki denge bozuklukları da cilt hastalıkları ile ilişkilendirilebilir.
Doğumla birlikte gelişen bu mikrobiyata vajinal temas ile birlikte çeşitlenmeye başlar, daha sonra cinsiyet, beslenme, çevre gibi faktörlerle kişiden kişiye çeşitlenerek gelişir.
Yetişkin bir bireyin cilt yüz ölçümü yaşlaşık olarak 2 m2 dir, cilt üzerinde denge halinde yaşayan mikroorganizmalar, cildin çevresel etkilere karşı bir savunma mekanizmasıdır.
Bunu bir örnek ile daha da derinleştirmek istiyoruz, Staphylococcus epidermidis (birbakteri türü) cilt için antimikrobiyal peptitler üretir. Cildin topikal bağışıklığın da rol oynar, ayrıca bu mikrobiyata sistemik olarak bağırsak florasını da düzenliyor olabilir.
Vücudumuzu tek bir alan, ya da tek bir organ olarak ele alamayız, sistemik ve bütüncül olarak ele almalıyız. Ciltte yaşadığınız bir sorun, diğer sistemlerimizi etkileyebilirken, içsel bir dengsizlik de cilt problemlerine neden olabilir.
Modern Çağın Cilt Hastalıkları
Neredeyse çevremizde ki 5 kişiden 3 ünün cilt problemi yaşadığını gözlemliyoruz. Ticari amaçla sağlıklı olarak lanse edilen ürünlerin kullanımı, cilt hastalıklarının nedeni bu ürünler olabilir mi sorusunu aklımıza getiriyor.
Sahip olduğumuz ve denge içerisinde yaşayan mikrobiyotamızı bu ürünlerle tahrip ediyor oluşumuz bu sorunun cevabı olabilir.
Cilt, iyi flora sayesinde kendini sürekli yenilemeye ve tamir etmeye çalışır. Yaradılışın temelinde ki bu doğal tamir ve iyileşme mekanizması kendiliğinden işleyen bir sistemdir. Bu sistem insan eliyle tahribata uğramadığı ve etkilenmediği müddetçe normal seyrinde çalışmaya devam edecektir.
Biz sağlığa ve güzelliğe bütüncül yaklaşan bireyler olarak, kullandığımız ürünlerin içeriklerini bilmeli ve doğal oluşumlardan üretilen ürünleri kimyasal içeriklerine tercih etmeliyiz.
Peki İyi Mikrobiyota ya Zarar Vermeden Cildimizi Zararlı Mikroorganizmalardan Arındırmak Mümkün mü?
Temizlik, özellikle covid-19 gibi bir süreci geçirirken, en önem vermemiz gereken noktalardan biridir. El ve Vücut temizliğimiz sağlarken cilt sağlığımıza zarar vermeyecek ürünleri de seçmemiz gerekiyor.
Cilt Dostu Antimikrobiyaller- Lavanta, Çay ağacı ve Kekik
Triclosan gibi agır kimyasallar ile iyi floramıza zarar veriyoruz, aslında uzun dönemde bu gibi ürünlerin kullanımı cilt sağlığını kalıcı şekilde bozabiliyor.
Doğumdan bu yana mikroorganizma çeşitliliğimizi silip atan, çevresel tehditlere açık hale getiren zararlı kimyasallar yerine hem cildimiz üzerinde hem de sinir sistemimiz üzerinde pozitif etkisi olan doğal antimikrobiyal içerikli temizleyicileri tercih etmeliyiz.
Lavanta, Kekik ve Çay ağacı Yağlı Sabunlar
Sinir sistemi üzerinde rahatlatıcı etkisi yaygın olarak bilinen Lavanta yağlı sabun, son dönemde antiviral etkisi ile de gündemde sıkça yer almaktadır. Özellikle Lavanta yağı ,Çay ağacı ve Kekik de yer alan sırasıyla L-4-terpineol ve Karvakrol bileşenleri ile covid 19 salgın süresinde antiviral etkinliği ile dikkat çeken yağlar arasındadır.
Bu aktif bileşenlerce zengin yağların kullanımı, cilt üzerinde gelişebilecek ve zararlı etkilere neden olabilecek mikroorganizmaların aktivitesini engellerken, sinir sistemi üzerinde de faydalı etkilere sahiptir. Lavanta rahatlatıcı etkisi ile aromatepi de popüler bir yağdır.
Ancak İçerisindeki aktif madde miktarına uygun yağların kullanımı ile etki alınabileceği unutulmamalıdır. O nedenle kaynağına güvenilmeyen sahte yağlar içeren ürünlerin kullanımı istenilen etkinin alınamamasına neden olacaktır.
EL yıkama alışkanlığımızın değiştiği bu süreçte, daha sık temizlik malzemeleri kullanmaya başladık. Haliyle cildimizi daha fazla kimyasala, daha sık maruz bırakıyoruz. Seçtiğimiz ürünlerin cilt dostu ve mikrobiyatamıza zarar vermeycek yapıda olmasına özen göstermeliyiz. Özellikle, bu yağları içeren sabunların kullanımı ile bu süreçte cildinizin sağlığını bozmadan, temizliğinizi sağlayabilirsiniz.
Zeytinyağı, Hindistan cevizi yağı gibi yüksek omega yağ asitlerini içeren içerikler ile üretilmiş sabunların kullanımı da cildinizin sebumuna zarar vermeyecektir. Cildin ihtiyacı olan sebumun ciltte kalmasına yardımcı olacaktır.
Cilt dostu temizlik ürünleri ile cildinizin uzun dönemde maruz kalacağı zarardan korumalı, cildimize iyi bakmalıyız.
Tüm ürünlerde %50 indirim, 750 TL ve üzeri alışverişlerinizde kargo bedava! Kapat